KIBRIS SORUNU VE 20 TEMMUZ 1974 BARIŞ HAREKÂTI
Kıbrıs Adası, Anadolu karası ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin güneyinde
albenili ve ışıltılı mavi Akdeniz sularının tam da ortasında yer almakla
tarihsel süreçte; fiziki ve coğrafi durumu ile birlikte siyasi ve stratejik
konumuyla da her daim kilit nokta olmayı sürdürdüğü gerçeği yadsınamaz.
***
Kıbrıs üzerine yapılan coğrafi ve jeolojik araştırmalar neticesinde
ortaya çıkan, elde edilen bilgiler ışığı üzerinden özetle; jeolojik oluşum sürecinde
bir çöküntü sonucu günümüz Anadolu / Hatay bölgesindeki
ana kara parçasından ayrılıp, evrim sonucu ada haline gelerek oluştuğu,
Adanın coğrafi konumu üzerinden haritaya bakılıp incelendiğinde de
sanki bu tezini doğrularcasına özellikle Karpaz Yarımadası uç noktasının
Türkiye’nin Hatay İlini işaret edercesine ‘’ ben buraya aitim ve oradan geldim ‘’
anlamını çağrıştıran coğrafi görüntüsü ise çok ilginç ve
yorumlanmaya değer bir durumdur.
***
Tarihsel olarak yaşanılan süreçte; Kıbrıs’ın muhtelif dönemlerde Mısır,
Fenikeliler, Asuriler Makedonlar, Romalılar, Bizanslılar ve İngilizler tarafından
elde edilme ve hâkimiyet alanında bulunduğu ve ilk yerleşimlerin ise yine Anadolu’dan
olduğu bilinmekle, her dönemde kendi özerkliğini yaşayamadığı
bağımsız durumda olamadığı, muhtelif ülkelerin askeri ve siyasi baskıları,
vesayetleri altında tutulduğu izlenmektedir.
Kısacası bu kapsamda küresel ve bölgesel açıdan üzerinde askeri, siyasi ve
iktisadi oyunlar oynanarak elde edilmeye çalışılan bir cazibe merkezi konumundadır.
***
Ada, tarihi süreçte muhtelif devlet ve toplulukların elde etmeye çalıştığı
bir merkez olması seyrinde; 1571 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğine
girmekle birlikte üzerinde yaşayan halklar 1878 yılına kadar
huzur içinde yaşamlarını devam ettirmişlerdir.
Ne yazık ki bu sürecin sonunda; Osmanlı Devletinin acze düşerek topraklarını
Ruslara karşı savunamaması neticesi bunu fırsat bilen İngiltere’nin,
şeytani plânlamalarla yardım vaadi karşılığındaki talebi üzerine dönemin padişahı,
günümüzde birilerince hakkında övgüler düzülerek göklere çıkartılan
Sultan II. Abdülhamid tarafından adanın yönetimi İngilizlere devredilir.
***
Sonrası süreçte ise Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşına girmesi ile birlikte
oluşan kaosta İngiltere’nin, Kıbrıs’ı tek taraflı ilhak etmesiyle elimizden çıkar.
Müteakiben tarihsel olarak bir dizi yaşanılan olaylar neticesinde ise;
Türkiye, Yunanistan ve İngiltere arasında 1959 yılında imzalanan Londra – Zürih
Antlaşmalarının 16 Ağustos 1960 yılında yürürlüğe girmesiyle birlikte
Kıbrıs Adasında iki uluslu bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuş olur.
Bu oluşumda; Rum tarafından Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios,
Cumhurbaşkanı, yardımcısı olarak ise Türk tarafını temsilen Dr. Fazıl Küçük seçilir.
Bununla birlikte Kıbrıs Adasındaki sorunlar yine de bitmez ve Ortodoks Kilisesi
Başpiskoposu, Enosis / Megola İdea hareketinin temsilcisi olan Makarios’un
plân ve kışkırtmalarıyla Kıbrıs Türk halkına acımasız ve katliam derecesindeki
saldırıları şiddetle devam eder. Buna rağmen Kıbrıs Türk halkının direnişi ise
asla engellenemez ve artarak da devam eder.
***
Saldırı ve katliamlar karşısında direniş adına Kıbrıs’ta oluşturulan
Türk Mukavemet Teşkilatı’nın ( TMT ) öncülüğünde büyük mücadeleler verilir.
Ada üzerine siyaseten ve fiilen paylaşım ve muktedir olma sorunlarından
kaynaklı olarak yürütülen mücadeleler sonucu başlatılan krizin son etabı
bizimle değil ama Yunanistan merkezi hükûmeti ile Kıbrıs’ta kendince
hükümranlığını sürdürmek düşüncesinde olan Başpiskopos Makarios
arasında başlayan açmazlarla devam eder.
Bu sürecin seyri sonunda ise olan olur ve Yunanistan’daki Cunta Hükûmetinin
Kıbrıs’ı tümüyle ele geçirmek adına 15 Temmuz 1974 tarihinde yaptığı darbe neticesi
Makarios’un sürgüne gönderilmesi ile birlikte krizin boyutları da iyice derinleşir.
Olayları öteden beri yakinen takip eden Türkiye Cumhuriyeti Devleti için
böylesi bir oldu bitti karşısında kayıtsız kalınması asla kabul edilemez bir durumdur.
Bu kritik gelişme üzerine, dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün başkanlığında;
Başbakan Bülent Ecevit, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Semih Sancar, Bakanlar
ve Kuvvet Komutanları ile yapılan toplantı neticesinde uluslararası garantörlük antlaşmaları
kapsamında Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahale hakkının olduğu kararlaştırılarak hazırlıklara başlanılır.
***
Bu kapsamda dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in ve hükûmetinin cesaretle almış olduğu
karar neticesinde kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerince 20 Temmuz 1974 tarihinde
Kıbrıs Adası’na başarılı bir askeri harekât düzenlenir, daha sonrası devamında
bunun ikincisi de gelip devam ettirilmekle Kıbrıs Türk Halkı Yunan ve Rum
zulmünden kurtarılmış olur.
Bu harekât neticesinde; 498 şehit verilerek yıllarca süren Rum ve Yunan zulmü
son bulmakla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devleti kurulmuştur.
Harekâtın 50. yıl dönümünde Kıbrıs Türklerinin bağımsızlığı adına mücadele eden
mücahitleri, şehitlerimizi/ gazilerimizi şükranla ve saygıyla anıyoruz.
Yine aynı şekilde bu harekâtın gerçekleşmesinde kararı ve uygulayıcısı olan
dönemin başbakanı merhum Bülent Ecevit, Başbakan Yardımcısı
Prf. Dr.Necmettin Erbakan koalisyon hükûmeti ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin
her kademesindeki rütbeli / rütbesiz asker ve personeline saygıyla.