SİNOP KİTABELERİNDEN İKİ SEÇKİN ÖRNEK
Sinop; her tarafı tarih kokan ve solunan güzel vatanımız Anadolu’nun
Karadeniz kıyısında tarihî kadim bir şehirdir.
Grek, Roma, Pontus Krallığı, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden
günümüze kadar ulaşan eserler eşliğinde canlı ama yaşanılan tarihin
sessiz tanığıdır da aynı zamanda.
Coğrafi ve stratejik konumu nedeniyle tarihinin ötesinden bu yana,
her cazibeli yer gibi sahip olunup elde edilmek adına ihtiraslı savaşlara,
mücadelelere sahne olmuştur.
Sinop’lu Şairimiz merhum Ferit Dikmen bir şiirinde;
Nice kral – emir – beyler görmüşler,
Almak için birbirini kırmışlar,
Bu Sinop’ta kimler sefa sürmüşler…
dizeleriyle ifade eder bu gerçeği.
Tarihin derinliklerinden süzülerek gelen Sinop şehrinde,
geçmişin acımasız yıkımlarına direnerek, günümüze kadar
intikal etmiş ve varlığını korumaya çalışan birçok kalıtsal eser
mevcut olmakla birlikte; izleyenlerini adeta gizemli
tarihsel yolculuğa götürüp, getirerek merak ve heyecan
duymalarına vesile olmaktadır.
Bunlar; kale, han, cami, medrese, türbe, çeşme gibi yapılardır.
En seçkinleri arasında ise; başta Sinop il merkezinde
kuzey ve güney sahilinde sıralı kale ve burçları olmak üzere
Alaeddin Camii, Pervane Medresesi, Durağan İlçemizde mevcut
Kentin adının kaynağı olan Durak Han gibi günümüze ulaşmış olan
tarihe damgasını vurmuş Selçuklu döneminin çok özel yapıtlarıdır.
***
Selçuklu Türkleri; Orta Asya’dan başlayan ve Anadolu’da devam eden
Tarihe geçen mücadeleleri seyrinde; Karadeniz’e ulaşıp
stratejik liman konumundaki Sinop’a sahip olmakla birlikte,
aynı zamanda buraya güzide ve abidevi yapıtlar da kazandırarak
şehrin ruhuna ve fiziki varlığına imzalarını attıkları günümüze
intikal etmekle, izlenen ve yaşatılanlar kadarıyla bir gerçektir.
Bu kapsamda ; Sinop’un, 1214 yılında Selçuklu Sultanı I. İzzeddîn
Keykâvûs tarafından fethedilmesiyle ile birlikte
devam eden sonraki süreçte öncelikle mevcut kale yapısı
onarılmış ve ayrıca bir iç kale inşa edilip
burçlarla desteklenerek savunması güçlendirilmiştir.
Sinop İlinde, başta iç kale olmak üzere bu yapıtlar üzerindeki
Selçuklu’nun günümüze intikal eden tarihi izleri
hala varlığını korumaktadır. Bu tarihi izleri; her türlü olumsuz
şartlara rağmen, günümüze kadar direnerek ayakta duran
tarihi / abidevi yapıtlar üzerine konularak nakşedilmiş olunan
kitabeler ( yazıtlar ) üzerinden de görüp izleyebilirsiniz.
Konu oldukça kapsamlı ve derin ama; bunlardan sadece
iki spesifik kitabeyi yerinde kendim bizzat fotoğraflayıp
sizlere sunmak istedim.
Bunlardan ilki olarak; bu karedeki Kitabe, Sinop merkez Lonca Kapısı’nın bulunduğu iç kale üzerindeki surun doğu cephesinde bulunmaktadır.
Kitabede özetle ve mealen; Sinope şehrinin, Selçuklu Sultanı İzzeddîn Keykâvûs tarafından ele geçirildiği, burç ve bedenin Simre Emiri Bedreddîn Ebubekir tarafından inşa ettirildiği yazılıdır.
Anadolu’da mevcut Selçuklu kitabeleri arasında, Arapça ve Yunanca olarak
iki dilde yazıldığı için tek seçkin örnek olarak kabul edilmektedir.
Sinop iç kalesinin duvarları ve burçlarını süsleyen daha birçok yazıt bulunmaktadır. Şehrin mevcut eski ve köklü mahallelerinden, Kale Yazısı Mahallesi adının da
bu yazıta istinaden verildiği ve yorumlandığı bilinmektedir.
***
Bu ikinci fotoğraf ise; Sinop Pervane Medresesi giriş kapısı üzerinde
zarif süslemeler eşliğinde ortada yer alan kitabeyi göstermektedir.
Medrese giriş, mimari yönden çok güzel bir kapı ile taçlandırılmıştır adeta.
Pervane Medresesi; tarihsel süreçte, Selçuklu Veziri Muinüddîn Süleyman Pervane
tarafından şehrin 1262 yılında yeniden alınışı anısına yaptırılmış ve
günümüzde de bu vezirin adıyla Pervane Medresesi olarak bilinmektedir.
Kitabede, özetle ve mealen; Sinop şehrinin, Süleyman Pervane tarafından
düşmandan alınması adına inşa ettirildiği ifade edilmektedir.
Bunların dışında başkaca kitabeler ve eserler de çokça var olmakla birlikte
onları da yeri ve zamanı geldiğinde sonrasında yayınlayıp sizlerle
paylaşmak dileğiyle.