Okullarda güvenlik önlemlerinin yetersiz olduğuna dikkat çeken Uzun, bazı okullarda özel güvenlik görevlilerinin bulunduğunu, ancak bu uygulamanın sadece şehir merkezindeki okullarla sınırlı olduğunu ifade eden Uzun,“Şuanda güvelikle ilgili hiçbir şey yok dersek yeri. Bazı okulların önlerinde özel güvenlik elemanları var. Onu da geçmiş yıllarda bir dönem şehir içindeki tüm okullara vermişlerdi. Şehir dışındakilerin hiç birinde yok." dedi.
Sinop’un, depreme dayanıklı olmayan okullara sahip olduğuna dikkat çeken Uzun, Milli Eğitim Bakanlığı’na çağrıda bulunarak, okulların depreme dayanıklı hale getirilmesi gerektiğini belirtti. Uzun, "Güvenlik deyince biz dışarıdan gelebilecek bir tehlikeye karşı değil, mesela depremin yıl dönümü. Bakanlığın elinde binlerce okulu var, binalar var. Bu binaların kaç tanesi depreme dayanıklı, deprem olursa ne kadarına ne olur? Bununla ilgili hiçbir verisi yok. Biz sendika olarak bununla ilgili elindeki binaları şeffaf bir şekilde değerlendirilsin, depreme dayanıklı mı yoksa değil mi? Depreme dayanıklı olmayanlar bir an evvel yıkılsın yerine yenileri yapılsın diyoruz. Sinop belki deprem bölgesi değil ama 2 tane ilçemiz Durağan ve Boyabat’tan deprem kuşağı üzerinde. Türkiye’nin diğer illeri de deprem kuşakları üzerinde. Onun için deprem her an olabilir. O yüzden Milli Eğitim Bakanlığının güvenlik açısından en önemli yapacağı iş okulları bir kere depreme dayanıklı hale getirecek." ifadelerinde bulundu.
Uzun, okullarda yangın güvenliğiyle ilgili de ciddi eksiklikler olduğuna dikkat çekerek, "Yangınla ilgili de yine tedbir alınması gerekiyor. Biz de her şey göstermelik. Yangın merdivenlerinin ne şekilde olduğu, otelde olduğu gibi baca vazifesi gören yangın merdivenleri var, hiç olmayanlar var. Bunların bir şekilde çocukların herhangi bir yangın ve deprem anında hızlı bir şekilde tahliye edilecekleri güvenlikli alanların, güvenlikli çıkış yerlerinin oluşturulması gerekiyor. Bunlar binalar eski olduğu gerekçesiyle çoğu binada yok. Yenilerinde belki yapılmaya çalışılıyor ama onların da ne kadar yangın merdiveni olduğu tartışılır. Bunun yanında bir de dışarıdan gelen güvenlikle ilgili sorunlar var. Öğrenci velileri istedikleri gibi okula girebiliyorlar, istedikleri saatte çıkıyorlar. Öğretmenlere zaten her türlü saldırı var. Onlar her zaman tehdit altında. Bir ara hasta ve hasta yakınları doktorlara saldırmaya başlamıştı. Şimdi de öğrenci velileri ve öğrenciler başladı şiddet uygulamaya. Bunun da önüne geçilmesi için çeşitli önlemler alınmalı. Bakanlığın yapacağı en önemli işlerden biri öğretmenliğin meslek itibarını ayaklar altına almak yerine, öğretmenliği meslek olarak hak ettiği yere getirilmesi için uğraşarak bu işin önüne geçebilir diye düşünüyorum." diye konuştu.
Eğitim-Sen Sinop Şube Başkanı Uzun, Milli Eğitim Bakanlığı'nın öğretmenlere yönelik baskıların arttığını ve son olarak sendikal eylem yapan öğretmenlere yönelik yazı gönderildiğini ifade etti. Uzun, "Tüm Türkiye’de tüm öğretmenlere tebliğ edildi. Diyoruz ya, öğretmenlerin mesleki açıdan yeterli hale getirilmesi, meslek itibarlarının geri verilmesi diyoruz ama bakanlık bir yandan uygulamalarıyla öğretmenleri meslek olarak ileri getirmek yerine her gün baskı altına almaya, cenderenin içine sokmaya çalışıyor. En son yaptıkları da, bugün itibariyle tüm Türkiye’de tebliğ etmeye başladılar. Sendikal eyleme katılmanın suç olduğunu tebliğ eden, anayasal hakkımızı bile kullanmamızı bile suçmuş gibi öğretmenlere anlatan bir yazı tebliğ ettiler. Bu da anayasadan aldığımız, uluslararası yasalardan aldığımız haklarımızı budamaya yönelik bir tür çalışma. Bu da devlet eliyle öğretmenlerin itibarsızlaştırılması, yaptığımız her eylemde veya sendikanın almış olduğu bir karar sonucu yaptığımız bir eylemi sendikal eylem olup olmadığına kendileri karar verecekmiş gibi. İsteklerini bu eyleme sokacaklar, istediklerini sokmayacaklar yönünde bir yazı tebliğ ettiler. Bizim anladığımız bu daha doğrusu. Bu da öğretmenlerin mesleki açıdan olsun, kazanılmış haklar açısından olsun geri gitmesini sağlıyor” şeklinde konuştu.
Yorumlar
Kalan Karakter: