İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisinden yapılan açıklamada, Güvenlik Kabinesinin Başbakan'ın Gazze kentinin işgal edilmesi yönündeki önerisini onayladığı belirtildi.
Yerel kaynaklara göre İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ndeki "Gazze kentinin" tamamını işgal altına almak için hazırlık yapıyor.
ABD merkezli haber sitesi Axios'un haberine göre de bir İsrailli yetkili, ordunun hazırlandığı saldırının yalnızca Gazze kentini kapsayacağını, mülteci kamplarına veya diğer bölgelere uzanmayacağını belirtti.
Yetkiliye göre hedef, 7 Ekim'e kadar Gazze kentindeki tüm sivilleri zorla yerinden sürerek orta kesimlerdeki mülteci kamplarına ve çevre bölgelere yönlendirmek. Ardından, kentte kalan Hamas mensuplarına karşı hem kara saldırısı yürütülecek hem de kent tam anlamıyla kuşatma altına alınacak.
"İşgal" değil "kontrol" ifadesi tercih edildi
İsrail'in önde gelen gazetelerinden Yediot Aharonot'un aktardığına göre de Güvenlik Kabinesi toplantısında "işgal" kelimesi yasal sorumluluklar nedeniyle özellikle kullanılmadı. Bunun yerine "kontrol" ifadesi tercih edildi.
Yine Yediot Aharonot'a konuşan üst düzey bir İsrailli yetkili, "Niyetimiz Gazze'yi işgal etmektir ancak resmi belgelerde ve açıklamalarda hukuki nedenlerle 'kontrol' ifadesini kullanıyoruz." dedi.
Gazeteye göre bu tercih, uluslararası hukuka göre işgal edilen bölgelerde sivillere karşı doğrudan sorumlulukların doğmasından kaçınmak amacıyla yapıldı.
Filistin: İsrail'in Gazze’yi işgal kararı, uluslararası hukuku ihlalinin devamı
Filistin Devlet Başkanlığından yapılan açıklamada, İsrail Güvenlik Kabinesi’nin Gazze kentini tamamen işgal etme ve yaklaşık bir milyon Filistinliyi yerinden etme yönünde aldığı tehlikeli kararı, "kesin bir şekilde reddettikleri ve şiddetle kınadıkları" ifade edildi.
Açıklamada, söz konusu karar “soykırım politikalarının, sistematik öldürmenin, aç bırakmanın ve ablukanın devamı niteliğinde tam anlamıyla bir suç ve uluslararası insancıl hukuk ile uluslararası meşruiyet kararlarının açık bir ihlali" olarak nitelendirildi.
"Gazze’de eşi benzeri görülmemiş bir insani felaket" konusunda uyarıda bulunulan açıklamada, "Filistin halkının, dayatma politikasını ya da güç yoluyla oldubittileri kabul etmeyeceği; başta kendi kaderini tayin ve başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız devletini kurma hakkı olmak üzere devredilemez ulusal haklarına bağlı olduğu" vurgulandı.
Açıklamada, "Filistin’in dünya çapındaki ilgili taraflarla acil temaslar kurmaya karar verdiği; bu suçları durdurmak için acil ve bağlayıcı bir müdahale talebiyle derhal Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine başvuracağı" aktarıldı.
Ayrıca "Arap, İslam ülkeleri ve uluslararası toplumun Filistin halkını koruyacak ve saldırıları durduracak ortak bir tutum sergilemesinin koordinasyonu için Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatının olağanüstü toplantılar gerçekleştirilmesi" çağrısında bulunuldu.
Filistin Devlet Başkanlığı, ABD Başkanı Donald Trump'a "bu kararların uygulanmasını durdurmak için müdahale etmesi, savaşın (İsrail’in soykırımı) sona erdirilmesi ve kalıcı barışa gidilmesi" sözünü tutması çağrısı yaptı.
Uluslararası toplum, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nden, "acil insani yardımların ve yakıtın (Gazze’ye) hiçbir kısıtlama ya da şart olmaksızın derhal ulaştırılması için harekete geçmeleri, bu yardımların Gazze’deki tüm halka, özellikle yerinden edilen yüzbinlerce insana ulaşmasını sağlamaları” talep edilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Bu trajediyi durdurmanın, güvenlik ve istikrarı sağlamanın tek yolu, Filistin Devleti'nin Gazze Şeridi'nde yönetim ve güvenlik konusunda tam sorumluluk üstlenebilmesini sağlamaktır."
İsrail Güvenlik Kabinesi, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde yer alan Gazze kentinin işgal altına alınmasını öngören yeni bir planı onaylamıştı.
Filistin Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada da, Gazze'yi işgal kararının, İsrail'in hiçbir gerekçesi olmadığı halde Filistinli sivillere yönelik sürdürdüğü "savaşın gerçek yüzünü ortaya çıkardığı" kaydedildi.
Açıklamada, İsrail kabinesinin kararlarının yol açacağı felaket sonuçlara karşı, uluslararası toplum nezdinde siyasi, diplomatik ve hukuki bir kampanya başlatıldığı ifade edildi.
Bu kararın, Gazze’deki sivil Filistinlilerin hayatta kalma şansını tehdit eden İsrail’in "toplu katliam saldırılarının artması, açlığın derinleşmesi ve zorunlu kitlesel göçün dayatılması" gibi ciddi riskler barındırdığı aktarılan açıklamada, 2 milyondan fazla insanın, bölgenin yüzde 10’undan daha az bir alana sıkıştırılarak farklı yollarla zorla göç ettirilmek istendiği belirtildi.
Bakanlık, "İsrail'in Gazze kentinin işgalini onaylama kararı Filistinliler için "kesin ölüm" anlamına geliyor." ifadelerini kullandı.
Açıklamada, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin derhal ateşkesi sağlama, İsrailli esirler ve Filistinli tutukluların serbest bırakılması, sivillerin korunması ve aç bırakma politikasının durdurulması konularında başarısız olmasının, İsrail hükümetine soykırım, tehcir ve ilhak planlarını uygulama fırsatı verdiği vurgulanarak, "ateşkesin sağlanması ve sivillerin korunması için gerçek bir uluslararası müdahale” çağrısında bulunuldu.
Hamas: İsrail’in Gazze'yi işgal kararı yeni bir savaş suçu
Hamas, İsrail hükümetinin Gazze'yi işgal planını onaylamasına ilişkin açıklama yaptı.
Açıklamada, "Siyonist bakanlar kurulunun Gazze kentini işgal etme ve sakinlerini tahliye etme planlarını onaylaması, işgal ordusunun kent ve yaklaşık bir milyon sakinine karşı işlemeyi planladığı yeni bir savaş suçudur." ifadeleri kullanıldı.
İsrail'in kurmaya çalıştığı bu "komplonun" kendilerine "ağır bedeller" ödeteceği savunulan açıklamada, İsrail'in işlediği suçlardan ABD yönetimi sorumlu tutuldu.
Açıklamada, kararın "İsrail’in soykırım politikalarının, zorunlu sürgünlerin ve Filistin halkına yönelik etnik temizliğe varan acımasız uygulamaların devamı" olduğu vurgulandı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetinin, "esirlerin akıbetine aldırmadığı, saldırının genişlemesinin onları feda etmek anlamına geldiğinin farkında olduğu" belirtilen açıklamada, söz konusu kararın "işgalcilerin son müzakere turundan ani çekilişinin nedenini açıkça ortaya koyduğu kaydedildi.
Hamas, söz konusu turda ateşkes ve esir değişimi anlaşmasına varmak üzere olduklarını hatırlattı.
Açıklamada, "İşgalcilerin 'işgal' yerine 'kontrol' ifadesini kullanması, sivillere karşı işlenen acımasız suçun sonuçlarına dair yasal sorumluluktan kaçmak için aleni bir manipülasyondur. Ateşkes sağlama çabalarında gereken tüm esnekliği ve olumlu yaklaşımı gösterdik, anlaşmaya ulaşmanın yolunu açacak hiçbir adımı atmaktan geri durmayacağız." ifadelerine yer verildi.
Hamas ayrıca, "Birleşmiş Milletleri, Uluslararası Adalet Divanını ve Uluslararası Ceza Mahkemesini yasal ve ahlaki sorumluluklarını üstlenmeye, bu planı derhal durdurmak için harekete geçmeye ve işgalci liderleri Filistin halkına karşı işledikleri suçlardan dolayı yargılamaya" çağırdı.
İsrail muhalefeti de karara tepki gösterdi
Ana muhalefet partisi "Gelecek Var" lideri Yair Lapid, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Güvenlik Kabinesi'nin aldığı işgal kararını daha fazla yıkıma yol açacak bir "felaket" olarak niteledi.
Lapid, kabinenin işgal kararını İsrail ordusu ve güvenlik güçlerinin itiraz etmesine rağmen alındığı belirtti.
İşgal kararıyla kabinedeki bazı aşırı sağcı bakanların Netanyahu'yu, Gazze'deki İsrailli esirlerin ölümüne, çatışmalarda çok sayıda İsrail askerinin öldürülmesine ve Tel Aviv'e milyarca dolara mal olacak bir sürece sürüklediğini kaydeden Lapid, bu saldırıların aylarca sürebileceğini ifade etti.
"Bu karar esirler için idam cezası"
Muhalif lider Yair Golan da sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla işgal kararına tepki gösterdi.
Golan, işgal kararın Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'in itirazlarına rağmen alındığını ve "nesiller boyu sürecek bir felaket olduğunu" belirtti.
İşgal kararının Gazze'deki esirler için "idam cezası" olduğunu ifade eden Golan, Netanyahu hükümetinin devrilmesinin "hayatlar kurtaracağı" yorumunda bulundu.
"Netanyahu koltuğu uğruna İsrail vatandaşlarının güvenliğini feda ediyor"
Evimiz İsrail Partisi lideri Avigdor Liberman ise işgal kararının güvenlik kaygılarına ve Gazze'ye saldırıların hedeflerine aykırı olduğunu kaydetti.
Liberman, "7 Ekim başbakanı (Netanyahu), koltuğu uğruna bir kez daha İsrail vatandaşlarının güvenliğini feda ediyor." ifadesini kullandı.
Yorumlar
Kalan Karakter: