Sinop Ak Parti Sinop Milletvekili ve Milli Eğitim Komisyon Üyesi Nazım Maviş eğitimle ilgili yeni yapılanmaları anlattı.
Maviş katıldığı bir programda yaptığı açıklamada; “Tam gün eğitim dediğimiz sistem yabancısı olduğumuz bir sistem değildir. Türkiye de şuanda temel öğretimde okullarımızın yüzde 55’inde liselerde ise yüzde 90’da uygulanıyor. Aslında Ak Parti hükümetlerinin Milli Eğitim politikaları içerisinde stratejik hedeflerimizden bir tanesi de tam gün eğitim sistemine geçebilmekti. Dolayısıyla Sayın Başbakanımızın dün orta vadeli program çerçevesinde açıklamış olduğu 2019’da tam gün eğitime geçilmesi hedefi zaten 2012 yılından bu yana Milli Eğitim’in stratejik planı içerisinde yer almaktadır. Şuan da temel öğretimde okullarımızın yüzde 45’de ikili eğitim yapılıyor. Yani velilerimizin anlayacağı şekliyle sabahçı ve öğlenci diye tabir ettiğimiz şekilde eğitim verilmektedir. Bazı ilçelerimiz de trafik yoğunluğuna okulların yoğunluğuna göre çocuklarımız sabahın erken saatlerinde 6 gibi kalkarak, uykulu gözlerini ovuşturmak suretiyle okula gitmek mecburiyetinde kalıyorlar. Kış günlerinde daha zor oluyor. Sabahçı öğlenci öğrenciler içinde bir problem teşkil ediyor. Öğlenci öğrenciler de havanın erken karardığı dönemler saat 19.00’a kadar okulda kalmak zorunda kalabiliyorlar. Dolayısıyla aslında Türkiye’nin eğitim reformları açısından bakıldığından öteden bu yana aşmayı hedeflediği temel stratejilerden bir tanesidir. Tekli eğitim sistemine geçildiğinde sabah 9 gibi derse başlayıp saat 16.00-17.00 gibi derslerin bitmesi burada hedefleniyor. Bu nedenle öğrenciler erken saatte uykusunu alamamış bir biçimde okula gitmek, akşamın karanlık vaktinde eve dönmek ya da yer yerde büyük şehirlerde güvenlik açısından endişe ederek evine dönmemiş olacak. Aileler de çok erken bir saatte çocuklarını uykudan kaldırmak zorunda kalarak çocuklarını okula hazırlama zahmetinden kurtulmuş olacaklar. Bu açıdan eğitimin başlangıç ve bitiş saatleri de çocuklarımızın dünyası açısından fevkalade olumlu süreci başlatmış olacaktır. Ben kendi çocuğumdan biliyorum. İkili eğitim değil ama servisle okula gittiği için sabahları erken kaldırmak bir hayli zor oluyor. Bu sistemle velilerimizde rahatlamış olacak. Eğitim konusunda da öğrencilerimizin okulda geçireceği süre daha da uzamış olacak. Bu nedenle öğrencilerimiz okulda nitelikli vakit geçirebilecek. Yani bir dersten bir derse koşturmaca içerisinde bir eğitim zamanı geçirmek yerine daha nitelikli daha özümseyerek zaman geçirmiş olacaklar. Bir öğretmenin bir öğrenciye ayırdığı eğitim için ayırdığı süre genişlemiş olacak. Ayrıca öğrencinin ders dışında zamanı kalmazken tekli eğitim sistemine geçildiğinde öğrenciler ders dışı zamanlar özellikle sosyal, kültürel, sportif ve sanatsal etkinliklere zaman ayırabilecekler. Bununda yanı sıra kabul edelim ki çalışan ailelerimiz var. Çalışan ailelerimizin en önemli problemlerinden bir tanesi okul dönüşü ikili eğitim olan yerlerde çocuklarının bakımıyla ilgili bir problemdir. Bu yüzden çalışan ailelerimiz açısında da önemli bir sonuç olacak. Birde şöyle bakmamız lazım. Türkiye hızlı şehirleşmenin olduğu bir yerdir. Özellikle ikili eğitimin yaygın bir şekilde yapıldığı 17 büyük şehrimiz vardır. Oralar hızlı göz alan illerimizdir. Dolayısıyla buralarda çocuklarımız apartman dairelerinde yaşıyorlar. İkili eğitim yapılan yerlerde sabah ya da öğlen evde geçirdikleri vakit 90 ya da 120 metrekarelik bir dairenin içerisinde geçiyor. Ama tam gün eğitimde bahçesiyle spor alanlarıyla arkadaşlarıyla öğretmenleriyle eğlence imkanı ile kültürel, sanatsal, sportif faaliyetler fırsatıyla daha sosyalleşebileceği bir alanda çocuk nitelikli bir zaman geçirmiş olacak. Öğretmenler biraz daha yorulmuş olacaklar. Branş öğretmenleri açısından bakıldığında dersleri varsa ki ders saatleri belli okullarda bu ders saatlerinin süresini artırmayacak ama belki sınıf öğretmenleri ve nöbetçi öğretmenler açısından belki biraz daha okulda zaman geçirmek zorunluluğu olacak.” dedi.
Okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirilmesi hakkındaki soruları yanıtlayan Nazım Maviş, “Aslında yine okul öncesi eğitiminde okul öncesi eğitiminde zorunlu hale getirilmesi Milli Eğitimin strajik hedefleri içersindeydi. Bu hedef doğrultusunda da önemli bir mesafe kat edildi. Okul öncesi eğitim çağında olan çocuklarımızın yüzde 50’si okul öncesi eğitime devam ediyor. Milli Eğitimin okul öncesi zorunlu hale getirmeyi hedeflediğinde yaklaşık 250 bin öğrencimiz varken şimdi bu rakam 1 milyonun üzerine çıkmış durumda. Dolayısı ile okul öncesi ile ilgili bir yönlendirme bu anlamda bu strajik hedefe de ulaşma çabası vardı. Burada okul öncesi eğitimin bizim açımızdan faydası şu bir kere çocuk okula erken hazırlanma fırsatı buluyor bir ikincisi ana dil eğitimi açısından ve ana dili doğru kullanımı ve iyi kullanımı açısından okul öncesi eğitim fevkalade önemli. Çocuğun fiziksel ruhsal zihinsel ve sosyal becerilerinin tespit edilebilmesi açısından da çok önemli bir zaman dilimi. Okul öncesi eğitimde aslında diğer ülkelere karşılaştırdığımızda eğitim çağında öğrencinin okullaşma oranı yüzde 77 iken bizde ise şu anda yüzde 23. 8 oranında dolayısı ile bu oranında yukarıya çekilebilmesi Türkiye’de nitelikli eğitimin sağlanabilmesi açısından fevkalade önemli. Şu anda 27 bin 793 okul öncesi okulumuz var 1 milyon 209 bin 106 okul öncesi öğrencimiz var. Toplam 72 bin 228 okul öncesi öğretmenimiz var bu daha da artırılacak. Şu anda 58 bin dersliğimiz var okul öncesi eğitim zorunlu hale getirildiğinde 10 bin ilave derslikle bu sorunu çözebiliyoruz.” dedi.