Sağlık ve Sosyal Hizmet Emeklileri Sendikası(SES) üyeleri Sinop Atatürk Devlet Hastanesi önünde toplanarak 19 özel hastanede 12 bebeğin ölümüne neden olan Yenidoğan Bebek Çetesine tepki gösterdi. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emeklileri Sendikası(SES) Sinop İl Temsilcisi Ayhan Çalık, burada yaptığı açıklamada, “Günlerdir bir sağlık skandalını tüm çıplaklığıyla hep birlikte izliyoruz. Daha fazla para kazanmak uğruna insan sağlığıyla nasıl oynandığını, bebeklerimizin yaşamlarına bile acımadan, onlarca bebeğin canına nasıl kıyıldığını gördük. Ülkemizi bu duruma sürükleyen sistemin temelleri, “Sağlıkta Dönüşüm Programı” adı altında 2003 yılında atıldı. Sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda sağlık sistemine bilerek yatırım yapılmayarak zayıflatıldı; bunun sonucunda ortaya çıkan hasta kuyrukları, ilaca ulaşma zorlukları, SSK-Sağlık Bakanlığı ayrılığı gibi halkta oluşan hoşnutsuzluktan faydalanılarak, olumsuz sağlık uygulamalarının “Sağlıkta Devrim” ile değiştirileceği beklentisi yaratıldı ve Sağlıkta Dönüşüm Programı uygulamaya konuldu. Bozulan sağlık sisteminden hizmet almakta zorlanan hastaların alternatif arayışlarını fırsata çeviren, sağlıksızlıktan kâr elde etmeye hevesli sermaye sahipleri, mantar gibi çoğalan özel sağlık tesislerinde sağlık hizmeti satma yarışına girdiler. Sistem, yüzlerce özel hastane patronu yarattı. Artık hastaneler birer işletme, hastalar müşteri, sağlık hizmeti de parayla alınıp satılan bir metaya dönüştü. Üstelik bu sistemi yıllarca özel hastane patronu Sağlık Bakanları yönetti. Ve geldiğimiz nokta ortada. Bu sistemi bize dayattıkları 2003 yılında da aynı şeyleri söyledik, bugün de söylüyoruz: “Bu sistem sağlığa zararlıdır.” Herkese eşit, ulaşılabilir, ücretsiz ve nitelikli sağlık sistemi mümkündür, dedik. Koruyucu sağlık sistemi öncelenmelidir. Bunun için birinci basamak sağlık hizmetleri hayati önemdedir. Sağlığa yapılan yatırımların ağırlığı, koruyucu sağlık hizmetlerine verilmesi gerekirken, aksine, birinci basamak çalışamaz hale getirilmiştir. Geçmiş dönemde var olan sağlık ocağı sistemindeki aksaklıklar giderilmeli, iyileştirilerek daha güçlü bir birinci basamak örgütlenmesi yaratılmalıdır, dedik. Sağlık kurumumuzu Halk Sağlığı, Temel Sağlık Hizmetleri ve Kamu Hastane Birlikleri olarak üçe ayırdılar. Tüm itirazlarımıza rağmen sağlık hizmetlerinin bütünlüğünü yok sayarak bu politikada ısrar ettiler. Belli bir süre sonra insan aklıyla alay edercesine “sağlıkta devrim” diyerek üçe ayırdıkları sağlık kurumlarını yeniden birleştirdiler. Sonuç olarak, yapboza dönüştürdüğünüz sağlık sisteminin toplum sağlığına bir fayda sağlamadığı açıktır. Salgın ve sonrasında yaşanan deprem bunu daha görünür kılmıştır. “Sağlıkta devrim” diyerek süslediğiniz “Sağlıkta Dönüşüm Programı” çökmüştür. Bizler, başka bir sağlık sisteminin mümkün ve zorunlu olduğunu söylüyoruz.Rant ve kâr amacı gütmeyen, sağlık emekçisi ile hastalar arasına para ilişkisinin giremediği bir sağlık sistemi, Koruyucu hizmetlerin öncelendiği toplum için sağlık, Özel sağlık kurumlarına değil, kamu sağlık kurumlarına yatırım, Sağlık hizmetlerinin demokratikleşmesi, Bireysel ve tedavi odaklı değil, toplum ve bölge tabanlı koruyucu sağlık hizmetleri, Taşeron, sözleşmeli, 4/B, 4/C, 4/D, 3+1 değil, tek ve kadrolu çalışma, Performansa dayalı değil, emekliliğe yansıyacak temel ücret artışı, devasa şehir hastaneleri yerine, topluma yayılmış, ulaşılabilir sağlık kurumları, Ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir ve anadilinde sağlık hizmeti demeye devam edeceğiz” dedi.
Açıklamalarına şu şekilde devam eden Çalık, “İşte bu dediklerimizi dikkate almadığınız, bizleri dinlemediğiniz, sağlığı piyasalaştırdığınız ve kâr aracına dönüştürdüğünüz için bugün bebeklerimizin özel hastane yoğun bakımlarında nasıl katledildiğini görüyor ve sarsılıyoruz. Ankara’da en yetkili makamın önünden ve tüm illerde sağlık kurumları önünden, kent meydanlarından haykırıyoruz. Yaşanan bu katliamı birkaç kişiye yıkarak, birkaç hastane kapatarak örtemezsiniz. O hastanelerde çalışan suçsuz, evine ekmek götüren emekçileri işsiz bırakamazsınız. Bu hastaneleri kamulaştıracak ya da işsiz kalacak, suça bulaşmamış emekçileri Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde görevlendireceksiniz. Dönemin il sağlık müdürü olan Sağlık Bakanı dâhil, denetimden sorumlu, yerelden bakanlığa kadar tüm bürokratlar sorumlulukları gereği görevden el çektirilerek adli ve idari soruşturmaya dahil edilecek. Kâr ederken ses çıkarmayan hastane patronları ya da özel hastane şirketlerinin yöneticileri de aynı derecede sorumludur. Gözaltına alınan tek bir hastane sahibi ya da şirket yöneticisi yoktur. Bunlar da soruşturmaya dahil edilecek. Kamu hastanelerindeki istihdam açığını hızla kapatıp liyakatsiz yöneticilerinizi geri çekeceksiniz. Kamusal, nitelikli, erişilebilir, ücretsiz ve anadilinde sağlık sisteminin garantisini vereceksiniz. Özel hastaneleri ya kamulaştıracak ya da SGK ile yapılan tüm anlaşmaları iptal edecek, hiçbir özel sağlık kurumu ile SGK’nın bir daha anlaşma yapmasına izin vermeyeceksiniz! Madem özel hastane istiyorsunuz, bırakın özel kalsınlar. SGK’dan, yani halkın vergilerinden onları beslemeyeceksiniz. Yönünüzü sermayeye değil, halka; sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine çevireceksiniz. Sağlık ve sosyal hizmet alanında yaşanan vurgunları, hırsızlıkları ve olumsuzlukları açığa çıkaran üye ve yöneticilerimize soruşturma açmaktan, onları sürgün etmekten vazgeçeceksiniz. Bizleri dinlemeyi öğreneceksiniz. Sağlık emekçilerini ve halkı karşı karşıya getirip bu skandaldan sıyrılmanıza izin vermeyeceğiz” ifadelerine yer verdi.
Yorumlar
Kalan Karakter: