Hata yapmak insanın en önemli özelliğinden biridir. Her insan mutlaka hata yapar. Yapılan hatanın karşılığı ise kişiden özür dilemek ve affetmesini istemektir. İnsan yaptığı hatadan pişmanlık duyduğunu söylemesi dürüst davranışın bir ifadesi olduğundan mutlaka affedilecektir. İnsanların elinde olmadan bir anda meydana gelen öfke ve hırs sonucunda ise olaylar kontrolden çıkarak bazı yanlışlıkların yapılması sonucunda karşımıza istenmeyen olayların yaşanmasına neden olmaktadır. Yanlış yapmak insana mahsusu bir davranış olduğuna göre yapılan hatayı ve yanlışı affetmek ise insanı hem yüceltir, hem rahatlatır, hem de saygınlığını artırır. Burada sadece hatayı yapan karşımızdaki insanı görmemek lazım. Bazen kendimizde hata yaparak karşımızdaki insanı kırmış veya üzmüş olabiliriz. Burada kendi kendimizi affedelim diye bir kural yoktur. Sadece, kırmış ve üzmüş olduğumuz insandan bizleri af etmesini istemektir. Yapmış olduğumuz bu yanlış sonucunda bir daha aynı hataya düşmeme bakımından ders alarak, yapabileceğimiz bir hatanın önüne de böylece geçmiş oluruz.
Affetme duygusu insandan insana değişebilen bir karakter yapısıdır. Bazı insanlar vardır kolay affeder. Bazı insanlar ise affetmemekte direnir. Hatalar ve yanlışlar yaşadığımız ortamın gerginliğinden meydana gelen istenmeyen olaylardır. Bunun sonucu olarak ta insanları kırmak ve üzmek kaçınılmaz oluyor. Sonuçta hepimiz bir insanız yanlış ve hata her zaman yapılacaktır. Ben hata yapmam diyen insan kesinlikle olmaz sanırım. Eğer bir insan hatasını anlamışsa ve kabul etmişse bizlere düşen en büyük görev ise affetmek olmalıdır. Bunun tam tersi olan yaptığı hatayı kabul etmemekte direnen bir insana karşı yapılacak hiç bir şey yoktur. Bir gün mutlaka yaptığı hatayı ve yanlışı anlayarak bir pişmanlık duygusu yaşadığında ne olur beni affet itirafı geldiğinde ise affetmek her zaman erdemliktir. Kin ve nefret duygusu insanlara hiç bir şey kazandırmaz ve insanı sürekli hata yapmaya sürükler.
Her hangi bir şeye kızdığımızda veya öfkelendiğimizde peşinden mutlaka bir kırgınlık ve dargınlık gelecektir. Burada önemli olan her iki tarafında sinirlerine hakim olarak olayları fazla uzatmadan yatıştırmak en iyi seçenektir. Bazen insanlar bir anlık yaşamış olduğu stres veya duygularını kontrol etmede zorlandığı anlarda elinde olmadan yanlış veya hata yapmaya elverişli duruma gelebilmektedirler. Bizlere düşen görev ise bu duruma düşmüş insanlara dost elimizi uzatarak oradan çekip almak ve daha sonrası ise affetmek olmalıdır. İnsanlar arasında dargınlıklar bazen uzun yıllar sürmektedir. Burada kin ve nefretin acımasız yüzü devreye girerek uzun süreli kırgınlıklara neden olmaktadır. Dostluğun gölgede kaldığı bu dönemde insanlar sürekli birbirleri ile uğraşarak üzüntülere neden olmaktadır. Eğer geçmişte yapılan hatalara takılıp kalırsak dostluğu arasak ta bulamayız. Geçmişi orada bırakarak dostluğa, güzelliğe, sevgiye ve barışa yeni beyaz bir sayfa açarak hayata bu gözle bakmak insanı mutlu eder sanırım. Geçmişte yapılan bir hatayı hayat silgisi ile silerek affetmek insana huzur verecektir. İnsanların yaşamış olduğu bazı olaylar var ki insanlar affetmekte zorlanabilir. Affetmek geçmişi unutmak değildir. Burada önemli olan eğer hatayı yapan insan hatadan pişmanlık duyduğunu itiraf ederse bizlere de affetmek kalır. Kin güderek olaylara yaklaşmak insana hiç bir şey kazandırmaz. Kin, nefret ve intikam duygusundan uzaklaşarak dostluk ve barışı seçtiğimizde insana hem huzur verecek hem de gelişebilecek kötü olayların önüne böylece geçilmiş olunacaktır.
Hayat ve yaşam her zaman insanlara güzel yüzünü göstermez. Bazen duygularımızın esiri olarak yanlışlıklara doğru koştuğumuz olmuştur. Hayat insanı sınava tabi tutarak, bazımızı hayal kırıklığına uğratır, bazımıza mutluluğun gülen yüzünü gösterir, bazımıza ise hayatın acımasız yüzünü göstererek hayatı ve yaşamı zehir eder. Bu durumlarda insanlar hata yapmaya daha elverişli bir hale geldiğinden hayatın bu zalim yüzü insana iyi davranmadığı için insanlarda birbirlerine kötü davranarak dargınlıklara neden olmaktadır. Hayat şartları insanları öyle bir noktaya getiriyor ki insanlardaki o güzel duygu bir anda yok olup nefrete dönüşüyor. İnsanların yaşamış olduğu bu olumsuz yaşama katlanmak her zaman kolay olmuyor. Tabi ki bu durum insanlar üzerinde bir gerginlik yaratıyor. Bunun sonrası ise insanda ne huzur kalıyor nede mutluluk. Bu gelişen olumsuz olaylar insan üzerindeki baskıyı artırarak insanlar daha asabi ve sinirli bir yapıya dönüşüyor. Bu durumun dışa yansıması ise insanların olayların etkisi altında kalarak toplumda ve çevresinde bir uyumsuzluk yaşayarak istem dışı hareketlerde bulunulması sonrası daha kırıcı olabiliyor. Bunun sonucu olarak ta dargınlıklar başlıyor. Hepimiz bu dünyada yaşam savaşı içerisindeyiz. Burada tek amacımız karnımızı doyurmak ve kendimize iyi bir yaşam sağlamak. Anlaşmazlık ve kavga bu dünyanın bir gerçeğidir. Amaç burada dargınlıkları, anlaşmazlıkları ve kavgaları bir kenara atarak insanlar birbirlerini affetme yoluna gittiğinde, barış denen o güzel duyguyu bünyesinde barındıran birlik ve beraberlik içinde huzur dolu bir yaşamı insanoğlu yakalamış olur. Bu yaşamın içinde mutlaka bir ölümde var. Onun için yapılanları unutup insan olarak BİRBİRİMİZİ AFFEDELİM.