Sinop ili suyunu çok eski yıllarda Amerikalılar tarafından yapılan ve Bektaşağa ile Sinop arasına döşenen döküm borularla alıyordu. Bu borular zaman zaman, Erfelek Çayı’na sel gelince bir iki yerden patlıyor, yine Amerikalılar gelip tamirini yapıyorlardı.
O yıllarda 10 yaşlarında bir çocuktum. Amerikan askeri araçları gelir, Sinop Mertoğlu Köyü Gürleyik dediğimiz, Çöllen altındaki çayın kenarından geçen ve selde zarar gören boruları tamir ederlerdi. Ekleme yerlerine de kurşun eritip akıtırlardı. Arıza bu şekilde giderilirdi.
Yıllarca bu su boruları kullanıldı. Ancak Sinop’un nüfusu arttıkça su şebekesi değişti ve güncellendi. Artık o borularla birlikte demir kaynaklı borular da sisteme eklendi.
Hamza İnce dönemlerinde yine bu sıkıntılar yaşandı. Yeni su kaynakları bulundu. Erfelek-Hasandere civarlarında drenaj sistemleri ile sular bulundu ve törenlerle açıldı.
Bektaşağa’da bir terfi istasyonu vardı. Buraya kadar kendi akışıyla gelen su, oradan su motorları ile Sinop’a basılırdı. Zaman zaman bu motorlar yanar, bölgeyi sel basar, motorlar çamur içinde kalır ve yine sık sık arızalar olurdu.
Sonrasında Sinop Belediye Başkanı Zeki Yılmazer’le birlikte, Sinop DSİ tarafından yapılan ve Sinop’a hem sulama hem içme suyu sağlayacak olan baraj devreye sokuldu. Erfelek Çayı'nın suyu kesildi.
Böyle olunca çayın suyu ile beslenen drenajlar, çeltik ovaları susuz kaldı. O yıllarda DSİ Genel Müdürü Veysel Eroğlu idi. Çok iyi hatırlıyorum. Milletvekilleri Cahit Can ve Mustafa Öztürk’tü. Bunların da katkıları ile Veysel Eroğlu ile görüşüp barajda tutulan suyu geçici su pompaları ile bir miktarını Erfelek Çayı’na bastırdık. O yaz böylece kurtarıldı. Büyük ayrıntılara girmeden anlatmak istiyorum ama hiç detay vermezsem konu iyi anlaşılmaz.
Bu işlemlerin ardından artık yatağında su toplanan baraj doldu ve bir daha sulama ile ilgili sorun ortadan kalkacaktı.
Çeşitli çalışmalar yapıldı. Kanallar açıldı, borular döşendi ve Erfelek’ten Akliman’a kadar olan bölge borularla ağ gibi örüldü. Ancak ortada bir değişiklik oldu: Bu borular, Sinop-Erfelek ovasında mısır, buğday, arpa gibi ürünler için yapılmıştı. Şimdilerde ise ova neredeyse %80 oranında çeltik tarlasına dönüştü. Bölge değişti, sivrisinekler arttı, daha çok suya ihtiyaç duyuldu ve sulama suyu ancak ucu ucuna yeter hale geldi.
Bu arada Devlet Su İşleri hemen barajın bir iki kilometre aşağısına bir tesis kurdu. Bu suyu arıtıp Sinop’un içme suyunu sağlayacaktı ve söylediklerini tam zamanında yaptılar. Önceleri DSİ tarafından, sonra ise Sinop Belediyesi’ne devredildi.
O yıllarda Başkan Zeki Yılmazer’ken, Sinop ile arıtma tesisi arasına yaklaşık 70 santim kalınlığında, iç çapında 10 mm et kalınlığında çelik borular getirildi ve Erfelek Ovası boydan boya yarıldı. Bu Çaptaki çelik borular arıtma tesisine kadar yeniden döşendi.
Bu borular 10 metre uzunluğundaydı. Her birinin hem dışı hem içi çok iyi izole edilmişti. Borular çelikti ama dışı çeşitli izolasyon maddeleriyle kaplanmıştı. Temiz su gelmesi için bu çalışma yapıldı.
Bu boruların kaynak yapılacak yerleri 10’ar santim kaynağa ve sonradan izolasyona elverişli şekildeydi. Ovalar yarıldı, borular döşendi, kaynaklar yapıldı. Ancak yapılan kaynaklar, olması gereken kalitede değil, günü kurtarmak için yapıldı.
Çünkü bu borular dünyada şöyle döşeniyor: Kanal açılıyor, kanalın kenarına borular konuluyor, kanal boyunca o borular tek tek argon kaynağı ile kaynatılıyor. Kaynak yerine önce özel bir pas önleyici astar sürülüyor. Astarın dışına özel sıva kaplanıyor, ardından ziftli kağıtla sarılıyor. İç kısmı da özel bir makineyle, tünellerdeki gibi sıvanıyor ve röntgeni çekiliyor. Kuruduktan sonra topluca, tek parça gibi kanala yatırılıyor.
Bizde ise böyle yapılmadı. Açık bırakıldı. Bir yandan nem, tuz ve korozyona uğrayan çıplak ek yerleri, toprağın yaz-kış genleşmesinden dolayı çatladı ve çatlamaya, kopmaya devam ediyor. Dün kuru olan yer, bugün bildiğin balçıkla dolu, çamur içinde. O günkü eksik imalatlar, bugün Sinop Belediyesi’nin başına bela oluyor.
Nasıl mı? Su, patlayıp bir yerden gökyüzüne fışkıracak; birilerinin tarlasını sel alacak ya da yol boyu aranarak bulunacak.
Diyelim ki bulundu. Makineler inecek, toprak kaldırılacak, su boşaltılacak. O kadar alana elektrik getirilecek. Bu arada su, ana vanadan kapatılacak, borunun içi boşaltılacak. Bu işlem bir gün gibi bir zaman gerektiriyor. Bu arada Sinop susuz kalıyor çünkü mevcut depolar yaz kış farklılık gösteriyor. Bu bazen bir gün, bazen 2 saatte tükeniyor.
Diyelim bitti, yapıldı. Borunun içi çamur doluyor ve bu çamur tekrar depolara akıyor. Temiz su bulanıyor ve bu da bir gün sürebiliyor.
Ve kısacası, bu sıkıntılar her gün katlanarak çoğalacak. Yeni bir boru döşenecek. O zaman ne olacak? Yine birilerine 100 TL’lik iş 90 TL’ye ihale edilecek ve o kâr gibi görülen 10 TL ise bize her hafta arıza olarak geri dönecek.
Yorumlar
Kalan Karakter: