Bazı iyilikler vardır, yumuşacık bir battaniye gibi sarar insanı… Bazıları ise dikenli bir çelenk gibi, fark etmeden kanatır. Ve insan, her zaman minnettar olmaz. Bazen, fazlasıyla yapılan iyilik bile öfkeyi doğurur. Çünkü sürekli verildiğinde, bir yerden sonra alınan kişi eksik hissetmeye başlar.
Düşünsene, biri senin yerine sürekli düşünüyorsa, kararlarını senin adına veriyorsa, eksiklerini anında kapatıyorsa… Başlangıçta bu ilgi iliklerine kadar işler. “Ne güzel bir insan,” dersin, “beni düşünüyor, tamamlıyor.” Ama sonra bir huzursuzluk büyür içinde. Sen neden hiç tamamlayamıyorsun? Neden senin de verecek bir şeyin olmuyor bu denklemde? O zaman anlarsın: Verilen sadece iyilik değilmiş; biraz üstünlük, biraz güç, biraz da senin eksikliğini yüzüne vuran gizli bir kibirmiş.
O iyilikler gözünün içine baka baka yapılır bazen. El uzatılır ama karşılığında minnet, sadakat ya da sessizlik beklenir. Verileni geri çeviremezsin, çünkü geri çevirmek nankörlük olur. Ama her kabul edişte bir parçan daha yiter. Sonra içinde bir öfke kabarır. Sessiz, adını koyamadığın bir öfke. Çünkü sadece iyilikle değil, iyiliğin üzerinden kurulmuş bir tahakkümle baş edemezsin.
İşte o yüzden, dozunu bilmeyen iyilik, aslında bir işgal gibidir. Ruhun sınırlarını aşar, kişiliğine nüfuz eder. Öyle ki, bir gün kendi isteklerini ifade etmeye çalıştığında bile suçlu hissedersin. Çünkü sana o kadar çok iyilik yapılmıştır ki, artık itiraz etmeye hakkın yokmuş gibi gelir.
Ve sonunda o iyilikten bıkar insan. Borçlu hissetmekten, hep eksik görünmekten, hep alınan olmaktan usanır. Derin bir nefes alır ve içten içe haykırmak ister:
“Yeter! Beni düzeltme, beni tamamlama! Eksiklerimle de kabul et!”
Ama sesini çıkarmaz. Çünkü karşısındakinin iyiliği, herkesin gözünde bir erdem, bir yüceliktir. Oysa onun yüreğinde yankılanan sadece bir soru kalmıştır:
“Bu kadar iyilik neden beni bu kadar boğdu?”
Çünkü bazen en büyük baskı, iyilikten gelir. Ve insan, kendini sürekli aşağıda hissettiren bir iyiliğe karşı öfke duyar. Bu öfke, nankörlük değil; insan olmanın çırpınışıdır. Eşit olma, görülme, duyulma ve karşılıklı değer görme arzusudur.
Her şeyin fazlası zarar derler ya…
İyiliğin bile
Yorumlar
Kalan Karakter: