Zirveler geçicidir; nefis aldatıcı, insan ise sandığından çok daha kırılgandır.
İnsan bazen yükseldiğini zannederken aslında kendinden uzaklaşır. Alkışları hakikat sanır, kalabalıkları dost, gülüşleri sadakat… Oysa nefis, en çok insan kendini güvende hissettiğinde işini yapar.
“Ne oldum deme…”
Çünkü insan ne oldum dediği an, düşüşü çoktan başlatmıştır.
“Ne olacağım de…”
Zira asıl mesele bugün nerede durduğun değil, yarın kim olacağındır.
Gençlik…
İnsanın en cesur ama en savunmasız hâlidir. Herkese güvenilir, her söze inanılır. Kalp, filtresizdir; sınır tanımaz. İnsan o yaşlarda sevgiyi, dostluğu ve sadakati birbirine karıştırır. “Benimle gülen benimledir” zanneder. Oysa hayat, insanı en çok güldüğü yerden sınar.
“İnsan ne yaparsa kendine yapar.”
Fazla güvenerek…
Kendini anlatması gerekmeyen yerlerde kendini anlatarak…
Değerini, başkalarının bakışına emanet ederek…
Sonra bir gün fark eder:
En yakını sandıkları, en uzağa düşmüştür.
Omuz omuza yürüdükleri, yük ağırlaşınca adımlarını yavaşlatmıştır.
Kıymet bildiği insanlar, onun kıymetini bilmemiştir.
İşte o an insanın içi sessizce çöker.
Kimseye sitem edecek hâli yoktur; çünkü bilir bu hikâyede payı büyüktür. Yanlış kapıları çalmıştır, yanlış yerlerde kalbini bırakmıştır. Ama asıl acı olan şudur: İnsan başkalarının vefasızlığına değil, kendi gafletine yanar.
Ve bence insanın asıl kaybedişi, Allah’ı ve kalbini unutmasıyla başlar.
Kalbini unutan insan, başkalarının ellerinde oyuncak olur.
Allah’ı unutan insan, ölçüsünü kaybeder; kim için, ne uğruna yaşadığını şaşırır. O zaman dostluklar çıkar, sevgiler şartlı, sadakatler geçici olur.
Zirveler iner.
Çevre dağılır.
Maskeler düşer.
Ama kalan tek şey, insanın kendisiyle yüzleşmesidir.
Ve o yüzleşmede insan şunu anlar;
Ne yaşadıysa, neye izin verdiyse, neyi görmezden geldiyse hepsi kendineydi.
O yüzden
Ne oldum deme.
Ne olacağım de.
Kalbini koru.
Güvenini seçerek ver.
Ve unutma insan Allah’ı hatırladıkça toparlanır, kalbini hatırladıkça iyileşir.
Yorumlar
Kalan Karakter: